İklim Dayanıklılığında Yeni Dönem: Türkiye’de Hayvancılar Yerel Çözümlerle Ayakta Kalıyor
Türkiye’nin dört bir yanındaki büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiricileri, iklim krizinin derinleştirdiği zorlayıcı koşullarla mücadele ediyor. İlk bölümde kuraklık, ani yağışlar, sıcaklık dalgalanmaları ve hayvan hastalıkları gibi iklim uçlarının hayvancılığı nasıl tehdit ettiğini ele almıştık. Bu yazıda ise hayvan üreticilerinin iklim direncini artırmak için geliştirdikleri yerel, sürdürülebilir ve yenilikçi çözümleri masaya yatırıyoruz.
Kuraklıkla Mücadelede Meraya Dayalı Sistemler Yeniden Gözde
Kuraklık, özellikle İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde meraların çoraklaşmasına, ot veriminin düşmesine ve su kaynaklarının tükenmesine yol açıyor. Bu durum doğrudan yem maliyetlerinin artmasına ve hayvan refahının düşmesine neden oluyor.
Ancak birçok yetiştirici, meraya dayalı sistemleri modern tekniklerle birleştirerek çözüm arayışında. Örneğin Sivas, Erzincan ve Kars gibi bölgelerde bazı üreticiler, rotasyonel otlatma yöntemini kullanarak meraların yeniden canlanmasını sağladı. Bu yöntemde hayvanlar belirli bir planla farklı otlaklara yönlendiriliyor, böylece toprağın dinlenmesine ve otların yeniden büyümesine fırsat tanınıyor.
Su Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar
Kuraklıkla birlikte en büyük sorunlardan biri de suya erişim oldu. Özellikle küçük üreticiler, geleneksel su kaynaklarının kurumasıyla zor durumda kaldı. Bu duruma karşı bazı çiftçiler:
- Yağmur suyu hasadı sistemleri kurdu,
- Güneş enerjili sondajlar ile su ihtiyacını karşılamaya başladı,
- Damlama ve otomatik sulama sistemleriyle suyu verimli kullanmaya yöneldi.
Özellikle Konya ve Şanlıurfa’daki bazı büyük işletmeler, sulama sistemlerini modernize ederek su tasarrufunu yüzde 40’a kadar çıkarmayı başardı.
Yerli Irklara Dönüş: İklim Uyumlu Hayvanlar Tercih Ediliyor
İklim değişikliğiyle başa çıkmanın bir diğer yolu da doğru hayvan ırklarını seçmekten geçiyor. Türkiye’nin birçok bölgesinde iklim değişimine daha dirençli yerli ırklar yeniden rağbet görmeye başladı.
Tercih Edilen Yerli Irklar:
- Küçükbaşta: Akkaraman, İvesi, Karayaka, Kangal
- Büyükbaşta: Doğu Anadolu Kırmızısı, Yerli Kara, Boz Irk
Bu ırklar, hem yerel iklim koşullarına uyumlu olmaları hem de daha az yem ve su tüketmeleri nedeniyle üreticiye önemli avantajlar sağlıyor.
Hastalıklarla Biyogüvenlik Yoluyla Mücadele
İklim değişikliği, paraziter ve viral hastalıkların daha hızlı yayılmasına zemin hazırlıyor. Bu durum özellikle ilkbahar ve yaz aylarında koyun-keçi çiçeği, şap hastalığı, kene kaynaklı enfeksiyonlar gibi sorunları beraberinde getiriyor.
Çiftçiler bu tehdide karşı artık sadece aşı takvimine güvenmekle kalmıyor, aynı zamanda:
- Ahırlarını izole ediyor,
- Dezenfeksiyon tünelleri kullanıyor,
- Hayvan giriş-çıkışlarını kontrollü hale getiriyor,
- Karantina bölgeleri oluşturuyor.
İzmir, Balıkesir ve Aydın’daki birçok orta ölçekli işletme, bu uygulamalar sayesinde hastalık oranını yüzde 60 oranında azaltmış durumda.
Yem Krizine Karşı Alternatif Üretim Yolları
İklimsel dalgalanmalar, yem bitkisi üretimini olumsuz etkileyerek maliyetleri artırıyor. Bu durum, özellikle yem bağımlılığı yüksek olan büyükbaş işletmeler için tehdit oluşturuyor.
Bazı yetiştiriciler bu probleme karşı yem bitkilerini kendileri üretmeye ve hatta yem takası kooperatifleri kurmaya başladı. Yozgat ve Aksaray gibi şehirlerde üreticiler aralarında anlaşarak yem hammaddelerini paylaşmakta ve maliyetleri düşürmekte.
Ayrıca bazı çiftlikler:
- Silajlık mısır üretimine yöneldi,
- Arpa, fiğ ve korunga gibi dayanıklı türleri ekmeye başladı,
- Yem katkısı olarak melas, küspe ve kepek gibi endüstriyel yan ürünleri değerlendirdi.
Erken Uyarı Sistemleriyle Hava Olayları Takibi
Türkiye Tarım ve Orman Bakanlığı ile bazı yerel ziraat odaları, üreticilere mobil uygulamalar üzerinden erken hava uyarıları göndermeye başladı. Bu sistemlerle çiftçiler:
- Ani don olayları,
- Aşırı sıcaklar,
- Kuvvetli rüzgar ve sağanaklar konusunda önceden bilgi alabiliyor.
Ayrıca bazı yetiştiriciler, kendi hava istasyonlarını kurarak daha yerel ölçekte meteorolojik veri toplayarak ahır havalandırma, sulama ve otlatma planlamalarını buna göre düzenliyor.
Kooperatifçilik Yeniden Yükseliyor
İklim kaynaklı sorunlarla bireysel mücadele etmek artık zorlaştı. Bu nedenle çiftçiler kooperatifleşmeye yeniden yöneliyor. Kooperatifler aracılığıyla:
- Ortak yem alımı yapılabiliyor,
- Aşı ve ilaç giderleri toplu alınarak düşürülüyor,
- Meralar daha planlı kullanılıyor,
- Süt ve et satışlarında pazarlık gücü artıyor.
Özellikle İzmir Tire, Balıkesir Gömeç ve Erzurum Pasinler bölgelerinde kurulan yeni nesil hayvancılık kooperatifleri, bu alanda örnek model haline geldi.
Kadın ve Genç Girişimciler İklim Dayanıklılığına Liderlik Ediyor
İklimle mücadelede kadınlar ve genç girişimciler öne çıkıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2024 verilerine göre, iklim dostu hayvancılık projelerinin yüzde 38’inde kadın üreticiler yer alıyor.
Kadın girişimciler:
- Organik yem üretimi,
- Hayvan refahına yönelik akıllı sensörler,
- Doğal gübreleme ve kompost sistemleri gibi uygulamalarla öne çıkıyor.
Genç üreticiler ise genellikle mobil uygulamalar, drone destekli hayvan sayımı ve veri analizi ile iklimsel risklere erken müdahale etme yollarını benimsiyor.
Devlet Destekleri ve Teşvikler: Direnci Güçlendirme Yönünde Adımlar
Tarım ve Orman Bakanlığı, 2023-2025 döneminde iklim değişikliğine dirençli hayvancılık için bazı destek kalemlerini artırdı. Bunlar arasında:
- Ahır modernizasyonu hibeleri (yüzde 50’ye kadar destek),
- Yerli ırkların desteklenmesi,
- Meraların ıslahı projeleri,
- Yem bitkisi üretimi teşvikleri,
- Hayvancılıkta dijitalleşme yatırımları yer alıyor.
Ayrıca IPARD ve Ziraat Bankası aracılığıyla genç ve kadın girişimcilere özel iklim odaklı projelere kredi kolaylığı sağlanmakta.
Hayvan Refahı Odaklı Yeni Yaklaşımlar
İklim değişikliği sadece verimi değil, hayvan refahını da olumsuz etkiliyor. Aşırı sıcaklarda süt verimi düşüyor, stres kaynaklı hastalıklar artıyor. Bu nedenle bazı çiftçiler, hayvan refahını artırmaya yönelik önlemler alıyor:
- Gölgelik alanlar ve fan sistemleri,
- Otomatik suluklar,
- Stres önleyici yem katkıları,
- Hayvanlara müzik yayını gibi sakinleştirici unsurlar
Bursa, Manisa ve Kayseri’deki modern çiftliklerde bu tür uygulamalarla süt ve et veriminde yüzde 20’ye varan artış sağlandığı bildirildi.
Hayvancılıkta Yerelden Gelen Umut
Türkiye’de hayvancılık sektörü iklim krizinin pençesinde olsa da, üreticilerin azmi ve yerel çözümleri umut veriyor. Yerli ırklara dönüş, meraların planlı kullanımı, kooperatifçilik ve dijital teknolojiler gibi yerelden çıkan çözümler, sektörün ayakta kalmasını sağlıyor.
Ancak bu direncin sürdürülebilir olması için devlet politikalarının daha uzun vadeli, bölgesel ve iklim odaklı hale gelmesi gerekiyor. Aksi takdirde, kırsal üretimin sürdürülebilirliği riske girebilir.
Türkiye’nin hayvancılık geleceği, üreticinin bilgiye, teknolojiye ve dayanışmaya ne kadar erişebildiğine bağlı olacak. Çünkü iklim krizi küresel olabilir, ama çözüm daima yereldir.