Gıda üretimi ve tüketimi, yaşamın sürdürülebilirliği için vazgeçilmez bir unsurdur. Ancak ülkemizde son yıllarda artan gıda hileleri, halk sağlığını tehdit eden ciddi bir toplumsal sorun haline gelmiştir. İnsanların en temel hakkı olan sağlıklı ve güvenilir gıdaya ulaşma hakkı, bazı şirketlerin kar hırsı uğruna yok sayılmaktadır. Gıda ürünlerine yapılan hileler sadece bir etik ihlal değil, aynı zamanda ağır bir insanlık suçudur. Bu durum, vatandaşın cebinden sağlığını çalan bir cinayetten farksızdır!
Tüketici Güvenliği Yıkılıyor, Sağlık Tehlikeye Atılıyor
Artan hayat pahalılığı nedeniyle birçok vatandaş, bütçesini zorlayarak gıdaya ulaşmaya çalışıyor. Ancak aldığı ürünlerde yapılan hilelerle karşı karşıya kalıyor. Örneğin, süt ve süt ürünlerinde nişasta veya bitkisel yağ kullanımı, et ürünlerinde sakatat ve domuz karışımı gibi yöntemlerle gıda üreticileri resmen halkı zehirlemektedir. Üstelik bu ürünleri en savunmasız kesimler, bebekler, çocuklar ve yaşlılar tüketmektedir. İnsanların geleceğini ve sağlığını hiçe sayan bu uygulamalar, cezasız kaldıkça daha da yaygınlaşmaktadır.
Bu Sadece Ekonomik Bir Sorun Değil, İnsanlık Suçudur
Hileli gıdayı üreten ve satanlar yalnızca halkın sağlığını tehlikeye atmıyor, aynı zamanda toplumda güvensizlik yaratarak ülke ekonomisine de zarar veriyor. Vatandaş artık market raflarında gördüğü hiçbir ürüne güvenemiyor. Bu güvensizlik, hem yerli üreticilere hem de ihracata ciddi darbe vuruyor. Gıda güvenliğinin sağlanmadığı bir ülke, kalkınmadan ve toplumsal huzurdan söz edemez.
Avrupa ve Amerika’dan Alınacak Dersler: Sert Yaptırımlar Şart!
Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da gıda güvenliğine dair yaptırımlar son derece ağırdır:
- Gıdada hile yapan firmaların faaliyetleri süresiz olarak durdurulur.
- Tüm mal varlıklarına el konularak kamuya aktarılır.
- Firma yöneticileri ve sahipleri, insan sağlığını tehlikeye atmaktan hapis cezaları alır. Amerika’da bu cezalar 10 yılı aşabilir.
- Ayrıca, gıda güvenliğini ihlal eden firmalar halktan ve sektörden dışlanır; bir daha bu sektörde faaliyet göstermeleri engellenir.
Bu tür yasalar, halk sağlığını koruma konusunda etkili ve caydırıcı olmuştur. Ancak ülkemizdeki mevcut yaptırımlar, hileli gıda üreticileri için neredeyse ödül niteliğindedir. Birkaç bin TL’lik para cezası veya birkaç gün süren denetimler, bu suçların önüne geçemez.
Kanunlar Değişmeli, Cezalar Caydırıcı Olmalı
Gıda hileleriyle mücadelede Adalet Bakanlığı’na ve devlet yetkililerine şu çağrıda bulunuyoruz:
- Hileli gıda üreten firmalar süresiz olarak kapatılmalı!
- Firmanın tüm mal varlıklarına devlet eliyle el konulmalı ve kamu yararına kullanılmalı!
- Bu suçu işleyen firma sahipleri ve yöneticileri en az 5 yıl, tekrarı halinde ise 10 yıla kadar hapis cezası almalı!
- Hileli gıda üreten firmaların sektöre tekrar girişleri tamamen yasaklanmalı!
- Halkın sağlığını tehdit eden bu firmalar, toplum nezdinde teşhir edilmeli ve isimleri kamuoyuyla paylaşılmalı!
Mevcut cezalar, suçluları caydırmak bir yana, halkın güvenini de zedelemektedir. Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı’nın daha sıkı denetimlerle, şeffaf bir denetim mekanizması kurması şarttır. Ayrıca, vatandaşların bu konuda bilinçlendirilmesi ve şikayet mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmektedir.
Hileli Gıda Üretimi, Toplumsal Bir Felakettir
Bugün soframıza koyduğumuz ekmeğin, içtiğimiz sütün veya yediğimiz etin güvenilir olduğundan emin olamamak, halk olarak yaşadığımız en büyük güvensizliklerden biridir. Bu durum sadece bireysel sağlığı değil, toplumun tamamını etkileyen bir halk sağlığı krizine dönüşmüştür. Hile yapan firmalar, sadece etik değerleri değil, ülkemizin geleceğini de hiçe saymaktadır.
Bir Daha Asla: Vatandaş Güvenli Gıda İstiyor!
Unutulmamalıdır ki, gıda üretimi sadece ticari bir faaliyet değildir; aynı zamanda topluma karşı bir sorumluluktur. Devletin, halkın yanında durarak bu suçlara karşı sıfır tolerans politikası izlemesi şarttır. Gıda terörünü önlemek, vatandaşların sağlıklı bir gelecek hakkını korumak adına öncelikli görev olmalıdır.
Hileli gıdaya karşı caydırıcı yasalar çıkarılmadığı ve etkin bir denetim mekanizması oluşturulmadığı sürece, bu tür skandalların önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Vatandaşlar olarak güvenle gıda tüketmek istiyoruz. Halk sağlığı, hiçbir ticari çıkarın önüne geçemez! Adalet istiyoruz!